Beşiktaş, 22 gündür yüreğimizde acı bir şekilde mayalanan gözyaşlarımızı umutla akıttı.
Bir insanın hayatında görebileceği en büyük felaketlerden birine ve buna paralel olarak en “öğretici” döneme tanık oluyoruz. 22 gün boyunca her saat, her dakika, her saniye gördüklerimizi, duyduklarımızı, izlediklerimizi, hissettiklerimizi ve yaptıklarımızı bir düşünün!
Bu süreçte tekrar tekrar şok oluyoruz, üzülüyoruz, korkuyoruz, çaresiz kalıyoruz, sarsılıyoruz, donup kalıyoruz, kafası kopmuş tavuklar gibi dolaşıyoruz, kızıyoruz, utanıyoruz, ağlıyoruz, umut ediyoruz, sessiz bir köşeye çekiliyoruz, sonra yine köşemizden çıkıyoruz, bir sistem kendi içinde. Bir duygu karmaşası içindeyiz… Ya rotamızı kaybederek ya da rotada kalarak yaralarımızı sarmaya devam ediyoruz. Birlik, beraberlik ve dayanışma ruhumuzun tek başına yeterli olmadığını, örgütlenme, uyum ve inisiyatifin de gerekli olduğunu üzülerek de olsa deneyimliyoruz.
Zamanla yarıştığımız bu 22 günde aklımız, ruhumuz ve bedenimiz o kadar dolmuştu ki, 22 gündür yüreğimizde biriken gözyaşlarımız, dün gece Beşiktaş Vodafone Park’a atılan binlerce pelüş oyuncakla adeta fışkırdı. …